MENDERES ADI EZANLARLA YAŞAYACAK
Ezan-ı Muhammedi'nin özgürlüğe kavuşmasının 65. yıl
dönümünde bir basın açıklaması yapan Adnan Menderes Demokrasi Platformu Başkanı
Ahmet Şerif Bayındır; “Ülkemizin normal gelişim seyrinin bile engellendiği tek
parti döneminde temel hak ve özgürlüklerin en önemlilerinden olan din ve vicdan
özgürlüğü de maalesef yoktu. Devlet, inancını yaşamak isteyen halkla karşı
karşıya getirilmişti” dedi.
“İslami şeairden olan Ezan-ı Muhammedi 1932'de bir
oldubittiyle 18 sene yasaklanmıştı” diyen Bayındır "Tangır Tungur'lu Tek
Parti Ezan'ı" da işte o dehşetli günlerin adeta bir sembolüdür” şeklinde
devam etti.
Bayındır, “Milletin öz değerleriyle alay edildiği, sadece
ezanın değil Kur'an'ın da yasaklandığı, camilerin ahır, saman deposu yapıldığı
bu dönemde Milli Mücadelenin kahraman ve muzaffer Milletiyle Devletinin arasına
nifak sokulduğunu” belirtti.
AHMET ŞERİF BAYINDIR
ADNAN MENDERES DEMOKRASİ PLÂTFORMU BAŞKANI
Bayındır “Milli Marşımızda merhum Akif'in ‘Bu ezanlar
ki şehadetleri dinin temeli, Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli’ derken
elbette Ezan'ın, imanın esasını dünyaya günde 5 defa ilan etmek olduğunu,
i'la-yı Kelimetullah olduğunu, dinimizin farzları kadar önemli şeari olduğunu,
İslam'ın sözlü bir manifestosu olup muazzam mesajlar taşıdığını, sadece vakit
bildiren bir çağrı olmayıp kainatın en önemli hakikatını ilan ettiğinin
bilincindeydi” dedi.
Adnan Menderes Demokrasi Platformu Başkanı Bayındır,
"Laikliği din aleyhtarlığı veya din düşmanlığı şeklinde anlamak bizim
iktidarımızın vicdan hürriyeti anlayışına asla uymaz." diyen Merhum
Menderes'in 16 Haziran 1950'de Ramazan arefesine rastlayan o nurani günde ülkemizin
semalarını ebediyen "Allahu Ekber" nidalarıyla buluşturduğunu
belirtti.
Bayındır, “Merhum Menderes'in Yeni Türkiye'nin temeline ilk
harcı; ilk icraatı olan ve "Tek icraatım da olsa asla
vazgeçmeyeceğim" dediği "Din Diliyle Okunan Ezan’la attığını” ifade
etti.
Adnan Menderes'in "En büyük inkılâp demokrasidir.
Milletimiz demokrasiyle rüştünü ispat etmiş oldu" dediğini, "İnkılâpların
tutmayanlarını tutturmak gibi bir görevimiz yoktur" dediğini;, "Türk
Milleti Müslüman’dır, Müslüman kalacaktır ve Müslümanlığın icaplarını da yerine
getirecektir" diye konuştuğunu ifade eden Bayındır tüm bunların
Menderes'in iç dünyasının ne kadar mü'min'ce hissiyatla dopdolu olduğunun
göstergesi ve aynı zamanda da şehid edilmesinin de gizli sebepleri olduğunu
söyledi.
Bayındır, Menderes'in kaleminin 16 Haziran 1950'de
kırıldığını, Menderes'in "Ezan-ı Muhammedi Şehidi" olduğunu ifade
etti ve Aziz Milletimiz onlarca yıldır Menderes'i hürmetle, şükranla, rahmetle
anmaktadır, Menderes'in Milletimizle kurduğu gönül köprüsü ebedidir, Semalarımızda
"Allahu Ekber" yankılandıkça Menderes'e rahmet okunup, Fatihalar
gönderilecektir, dedi.
Bayındır, yıllarca Millete "Tanrı Uludur"lu metni
dinletenlerin ne hikmetse "Felah" kelimesini "Kurtuluş"
olarak çevirmediklerinden bahisle Arif Nihat Asya'nın "Biz kısık sesleriz
minareleri sen ezansız bırakma Allah'ım, Müslümanlıkla yoğrulan yurdu
Müslümansız bırakma Allah'ım" diye yakarışının boşuna olmadığını, devrin
zor şartlarının Adnan Menderes'i adeta bir İslam Kahramanı kıldığını ifade
etti.
Adnan Menderes Demokrasi Platformu olarak Hükümet'ten 16
Haziran'ın "Ezan Günü" ilan edilmesini beklediklerini söyleyen
Bayındır, Merhum Menderes şehid edilmeseydi Cumhurbaşkanı seçilecekti. "O
Zeybek" bizim gönüllerimizin Dördüncü Cumhurreisi'dir. 16 Haziran Ezan Günü'nde
Şehid Başvekil'imize Allah'tan Rahmetler niyaz ediyoruz, Nur içinde yatsın,
Emaneti emin ellerdedir, dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder