29 Haziran 2017 Perşembe

Bazıları "Kaderde CHP'ye partner olmak da varmış" diyor. Bu doğru değil. Doğrusu: Tarihi, hakiki ve kadim "orijinal Amblemine" dahi sahip çıkmaktan aciz, "MÜZMİN AT" takiyyecilerinin misyon tacirliğidir!..

TARİHE DÜŞÜLEN "ÇELİŞKİLİ" BİR NOT VE GARİP BİR "İRONİ": "BUGÜNKÜ (28 HAZİRAN 2017) YÜRÜYÜŞE MENDERES'İN PARTİSİ DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI VE 1000 DP'Lİ DE KATILDI"

BUGÜNKÜ (28 HAZİRAN 2017) YÜRÜYÜŞE MENDERES'İN PARTİSİ DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANI VE 1000 DP'Lİ DE KATILDI.
(HABER: YURT Gazetesi-Barış CAN-Düzce)
Cumhuriyet Halk Partici (CHP) Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından asgari katılımla başlatılan "Adalet Yürüyüşü" bugün 14'üncü gününde. Bugünkü yürüyüş Düzce ili çıkışını takip ederek yolun sonundan itibaren devam etti. Bugünkü yürüyüşe Adnan Menderes'in partisi Demokrat Parti Genel Başkanı ve 1000 DP'li de katıldı. Demokrat Partisi Genel Başkanı Gültekin Uysal Adalet Yürüyüşü izlenimlerini YURT Gazetesi ile paylaştı. Başkan Gültekin Uysal '15 Temmuz'da nasıl meydanlardaysak bugün de adalet için meydanlardayız' derken 'düne kadar terör örgütleriyle müzakere edenler, bugün ana muhaleti terör örgütleriyle beraber olmakla suçluyor' diye konuştu.
YÜKSEK YARGI BAŞKANLARI DA 'ADALETE' GÜVENİLMEDİĞİNİ İTİRAF EDİYOR
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal yüksek yargı başkanlarının bile adalete güvenilmediğini itiraf ettiklerini söyledi. 2015 yılındaki seçimlerde partilerinin sloganının da 'herkes için adalet, herkes için demokrasi, herkes için zenginlik' olduğunu hatırlatan Uysal, CHP liderinin başlattığı yürüyüşe destek verme kararı aldıklarını ifade etti.
'ADALET DEVLET GELENEĞİMİZİN TEMEL DİREĞİDİR'
Adaletin devlet geleneğimizin temel direği olduğununun altını özellikle çizen Uysal "CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu önemli bir insiyatif alarak Adalet Yürüyüşü'nü başlattı. Türkiye'de yaşanan son hadiselerin ötesinde adalet bu ülkede devlet geleneğimizin temel direğidir. Devletin şekli hususunda bir şart yoktur yalnız onun en temel direği adalettir. Geçmiş devlet geleneğimiz açısından önemlidir. Öne çıkardığımız noktadır. İşte bu açıdan Türkiye'nin derinden nefes almaya ihtiyacı olduğu noktada yüksek yargının başkanları bile Türkiye'de yargıya, adalete güvenilmediği noktasında fikirlerini beyan ederken ana muhalefet liderinin Türkiye'de demokrasinin, demokratik meselelerin demokratik kanallara aktarılmasının yetersiz kaldığını, temsili demokraside problemlere çözüm üretmekte  zorlanıldığını kast ederek toplumsal muhalefetle beraber geniş kitlelere bu talebini mal etmek noktasında bir beklentisi, iktisası, fikri var. Bizler de özellikle 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü sonrası gönlümüz iktidarıyla, muhalefetiyle bir ortak paydada, Anayasal çerçevede, Meclis deneyiminde Türkiye'nin can alıcı meselelerine çözüm üretmek, başta adalet olmak üzere 'herkes eşit ama birileri daha eşit' mantığına  savrulmuş bir Türkiye portresinde, fırsat eşitliğinin olmadığı, fiili düzen var. O nedenle bir parti devletine dönüşme noktasında hem adliyede hem onun dışında mali politikaları ile fırsat eşitliği noktasındaki politikalarıyla dar bir alanda belirli bir vatandaş profilini kapsadığını görüyoruz. Bizim itirazımız Türkiye'de herkes için adalet, herkes için demokrasi, herkes için zenginlik parolası ve sloganıyla 2015 seçimlerinde propaganda yapmış bir parti olarak Türkiye'nin bu talebi, iktidarı - muhalefetiyle yeniden bir idrak tazelemesine vesile olmasıdır. Bugün birilerinin müsaade ettiği kadar hakka, hukuka rıza göstermeyeceğimizi burada katılarak biz de Demokrat Parti olarak prensiplerimiz çerçevesinde bir dayanışma ortaya koyarak gösterdik. Bu çerçevede değerlendiriyoruz." ifadelerini kullandı.
KAYNAKhttp://ulusalhaber1.blogspot.com.tr/2017/06/bugunku-28-haziran-2017-yuruyuse.html
DP GENEL MERKEZİ WEB SİTESİ
Adalet Yürüyüşü’nün 14.gününde Genel Başkanımız Gültekin Uysal ve teşkilat mensuplarımız da yürüyüşe destek verdi. 28 Haziran 2017 Çarşamba
“Bu yürüyüşü; demokratik tavır alanlarının genişletilmesine önemli bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Birilerinin müsaade ettiği kadar adalete, hukuka rıza göstermeyeceğimizi beyan etmek için buradayız” “Adalet sadece adliyelerde ortaya çıkmaz. Vergi kanunlarıyla, fırsat eşitliğiyle, ülkede keyfilikten uzak bir yönetim anlayışıyla da adalet kendini gösterir” “Bunu kriminalize etmek, dar bir alana hapsederek birtakım sorumsuz beyanlarla çok marjinal unsurlarla bu süreci provoke etmek yanlıştır” 
(DP Basın Merkezi – 28 Haziran 2017) 
Adalet Yürüyüşü’nün 14.gününde Genel Başkanımız Gültekin Uysal ve teşkilat mensuplarımız da yürüyüşe destek verdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanması sonrasında Ankara’dan başlattığı Adalet Yürüyüşü, 14. gününde, Genel Başkanımız Gültekin Uysal, eski Devlet Bakanımız Gürcan Dağdaş ve Demokrat Partili il ve ilçe başkanları ile teşkilat mensuplarının katılımıyla devam etti.
Düzce çıkışında kalabalık bir grupla beraber Kılıçdaroğlu’yla buluşarak yürüyüşe katılan Genel Başkanımız Gültekin Uysal,  yürüyüşe 1000 partili ile destek verdiklerini söyleyerek 2015 yılındaki seçimlerde partimizin sloganının “Herkes için adalet, herkes için demokrasi, herkes için zenginlik” olduğunu hatırlattı ve yürüyüşe destek verme kararı aldıklarını ifade etti. Genel Başkanımız Gültekin Uysal, şu açıklamalarda bulundu:
“Prensip olarak adalet prensibine her daim sahip çıktık”
“Son 15 yıldır adaletle, hukukla ilgili yaşananlardan endişelerimiz oldu. Her geçen gün koyulaşan bir fiili rejim var ülkede.  Ülkeye yapılacak en büyük kötülük; koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bir zümrenin, bir parti devleti, bir zümrenin devleti haline getirmektir. Bu süreç her geçen gün ilerliyor. Buna karşılık burada yaptığımız; demokratik bir tavır örneği olarak demokrasiye inanmış tüm siyasi, sivil, iktisadi unsurlarla beraber meşruiyet içerisinde bir irade ortaya koymaktır. Referandum süreciyle beraber adaletsizliğin bir kısmına resmiyet giydirilmeye çalışıldı. Türk Milleti olarak adalet geleneğimiz pek çok şekil değiştirmiştir ama prensip olarak adalet prensibine her daim sahip çıkmışızdır. O açıdan baktığınızda adalet kavramının zaten siyasal aidiyetleri aşan bir manası, önemi var. “Bugün yargıya, adalete güvenin zedelendiğini görüyoruz”
Yusuf Has Hacip’in bir sözü vardır; “Adalet göğün direğidir. Direk çöktü mü, adalet çöktü mü gök çöker” demektedir. Bugün yüksek yargının başı başta olmak üzere yargıya, adalete güvenin çok zedelendiğini kendileri de ikrar eder haldedir.
“Maalesef bugün Türkiye, keyfiliğe teslim olmuş, popülizm kıskacı içerisindedir”
Adalet sadece adliyelerde ortaya çıkmaz. Vergi kanunlarıyla, fırsat eşitliğiyle, ülkede keyfilikten uzak bir yönetim anlayışıyla da adalet kendini gösterir. Maalesef bugün Türkiye, keyfiliğe teslim olmuş, popülizm kıskacı içerisindedir.
“Geçmişten bugüne taşıdığımız temel değerler değişmedi”
Bütün bunlar ışığında bu tavrı, bu yürüyüşü; demokratik tavır alanlarının genişletilmesine önemli bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Birilerinin müsaade ettiği kadar adalete, hukuka rıza göstermeyeceğimizi beyan etmek için buradayız. Geçmişten bugüne taşıdığımız temel değerler değişmedi. Demokrat Parti olarak bütün arkadaşlarımızla bu süreç içersinde böyle bir tavır almak ihtiyacı hissettik.
“Bugün siyaseti yeniden değerler üzerinden kutuplaştırarak gerilim siyaseti sürdürmekteler”
Ortada çok haksız ithamlar var. Demokratik düzlem içerisinde potansiyel suçlar icat ederek Türkiye’de bu ortak paydalar yeteri kadar tahrip edildi. Siyasi alan içerisinde ortak değerimiz haline getirmemiz gereken her mesele, bir siyasi rekabet unsuru haline getirildi.  15 Temmuz FETÖ Darbe Teşebbüsü sonrası ortaya çıkmış iklimden, iktidarıyla - muhalefetiyle bir ortak paydada, Türkiye’nin birikmiş meselelerini çözebilme imkanı varken iktidar; yine kendi siyasal tasavvurunu kuvvetlendirmek adına referandum başta olmak üzere başka bir yol tercih etti. Bugün siyaseti yeniden değerler üzerinden kutuplaştırarak gerilim siyaseti sürdürmekteler.
Referandum sürecinde bloklaşmalardan ziyade prensipler etrafında her siyasi partinin kendi öncelik ve saikleriyle bir tavır geliştirdiğini düşünüyorum. Türkiye’nin kutuplaşma zemininde sert bloklar üzerinden değil, ölçüler üzerinden demokratik ölçüler, Cumhuriyetin kurucu değerleri üzerinden ölçüler geliştirme mecburiyetinde olduğumuzu düşünüyorum.
“Aradığımız; yeniden bu ülkede adaleti milli güvenlik şemsiyemiz haline getirmektir”
Türkiye’ye olumlu katkıyı yapabilmek adına, yeniden bu ülkede adaleti, milli güvenliğimizin teminatı, milli güvenlik şemsiyemiz haline getirmektir aradığımız.  Eşit fırsatlara sahip herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye’yi arıyoruz. Bu manada bu yürüyüşe çok farklı kesimlerden insanlar bireysel olarak destek vermektedir. Bunu kriminalize etmek, dar bir alana hapsederek birtakım sorumsuz beyanlarla çok marjinal unsurlarla bu süreci provoke etmek yanlıştır. Daha geniş bir ortak paydada buluşabilmek lazımdır.” Kaynak ( DP )

15 Haziran 2017 Perşembe

Bugün (15 Haziran 2017-Perşembe) GANDİCİ (Halk Partisi Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu)'nin "adalet" yürüyüşüne saygı sunumu ve demokrasinin gerçek sahip ve sorumlularına, çok önemli bir hatırlatma!

Bütün unsurları ile İnsan Hakları, "ADALET", Hukuk ve özellikle; Fazilet anlamında CUMHURİYET; Hukuk devleti bağlamında Laiklik ile Medeni Siyaset sentezinde gerçek DEMOKRASİ'ye sahip çıkmak: Sözde Demokratların, demokratik solcuların, solcu, kolcu (anarşist-terörist-çakma Atatürkçü, militan şovenist, burjuva, jakoben Kemalist) yoldaş ve şu'cu/bu'cu demokratların değil; 
Bu memlekete "ATA-TÜRK'ün PROGRAM ve PROJESİ ile" İnsan Hakları, Adalet, Hukuk ve Demokrasiyi resmen getirmiş ve ON ALTIN YIL SÜRESİNCE YAŞATMIŞ "Halis, hakiki ve samimi GERÇEK DEMOKRAT'ların" görevidir. Demokrasi, Hak, Adalet, Hukuk ve Laiklik mücadelesinde başı çekmeyenlerin "demokratım ve/veya Demokrat Partiliyim" demeye hakları yoktur. 
Unutmayalım Lütfen!.. 
Tarihi ve Kadim DEMOKRAT PARTİ mizanında ve meşru devlet plânında: "DEVLETİN DİNİ ADALET'tir", Adalet olmazsa Hak, Hukuk, Cumhuriyet ve Demokrasi olmaz. 
Şu içler acısı, üzücü ve düşündürücü 'vahim' tabloya bakın. 
Bu memlekette: Sağcı-Solcu, Dinci-Din Tüccarı, Dinli-Dinsiz, Ateist, Anarşist, Terörist, Pagan, Putperest, Siyaset Simsarı, Mukallit, Mezhepçi, Irkçı-kökçü, Emanetçi-Vesayetçi, Harici ve dahili bedhah Güdümlü, Demokrasi Düşmanı, Cumhuriyet Karşıtı, Diktatörlük ve Din Devleti Yanlısı (sözde) siyasi parti var!.. 
EĞER BU, VAHİM BİR ÇÜRÜMÜŞLÜK DEĞİL DE; 
DEMOKRASİNİN GEREĞİ İSE:
Neden Bir Tane Dahi "HAKKANİYET, EŞİTLİK, ADALET VE HUKUK" Savunucusu KİTLE PARTİSİ YOK?.. Meselâ; Neden ve Niçin Türk Siyaset Hayatında, eylemi ve söylemi ile ilmi ve ameli örtüşen, namuslu-dürüst ve demokrat, halis ve hakiki bir 
"DEMOKRAT PARTİ" 
yok!..