24 Şubat 2016 Çarşamba

DEMOKRAT PARTİ, KIBRIS VE ARİF NİHAT ASYA & Doç Dr Mehmet ÖZDEMİR

DEMOKRAT PARTİ,
KIBRIS VE ARİF NİHAT ASYA
Doç Dr Mehmet ÖZDEMİR (*)
Doç Dr Mehmet ÖZDEMİR
Demokrat Parti’nin kuruluşunun 70. yılını övünçle ve hasretle kutluyoruz...
Demokrat Parti döneminin “eski Türkiye’sinin” özlemi ile kutluyoruz…
Demokrat Parti Türk insanına, Türk ülkesine, Büyük Türkiye ülküsüne hizmeti en büyük görev bilmişti.
Demokrat Parti’nin ideali Atatürk’ün “Yüksel Türk! Benim için yüksekliğin sonu yoktur!” emriydi.
Demokrat Parti’nin hedefi; Atatürk’ün “Türk Milleti âtinin yüksek medeniyet ufkunda bir güneş gibi doğacaktır!” işaretiydi.
Demokrat Parti bu idealler, emirler, hedefler doğrultusunda yılmadan, usanmadan çalıştı.
Demokrat Parti dışta da Türkiye’yi dünyanın en itibarlı ülkelerinden birisi haline getirdi.
Demokrat Parti, bütün dünya ülkelerinin Türkiye’ye saygı duyacakları bir dış politikanın kurucusu olmuştu.
Demokrat Parti, uyguladığı dış politikayla Türkiye’yi demokratik ülkeler arasında en prestijli konuma getirdi.
Demokrat Parti’nin dış politikasın özeti YALNIZLIKTAN SAYGINLIĞA'dır.
Demokrat Parti dış politikadaki başarılarını 19 Şubat 1959’da imzalanan anlaşmalar ile Kıbrıs konusunda taçlandırdı. Zürih ve Londra antlaşmaları olarak bilinen bu anlaşma ile Türkiye 1699 Karlofça Antlaşması’ndan 260 yıl sonra ilk kez Avrupa devletleriyle kendi lehine bir anlaşma imzalıyordu.
Türk Ordusu bu anlaşma ile Ada’ya çıktı.
Demokratlar Kulübü eski başkanlarından rahmetli Bursa Milletvekilimiz Özer Kenan Yılmaz bu olayı şöyle anlatıyor: “Kıbrıs Garanti Anlaşması’nın 4.Maddesi’nin tanıdığı imkan ile Kıbrıs’a çıkan birliklerimiz, Beş Parmak Dağları’na bayrağımızı dikerlerken, Kıbrıslılar gökyüzünde üç beyaz bulutun belirdiğini, bu bulutların Celal BAYAR, Adnan MENDERES ve Fatin Rüştü ZORLU’ya benzediğini söylemişlerdir.”
Daha sonra gelen 27 Mayıs İhtilali ise Zürih ve Londra Anlaşmalarının bütün kazanımlarını ortadan kaldırarak, Kıbrıs’ı neredeyse Rum’a teslim edecekti.
Değerli dava arkadaşlarım;
Demokrat Parti’nin Kıbrıs Milli Mücadele tarihi içinde yaptıkları hizmetler ayrı bir destanın sayfalarıdır. Bu sayfalar arasında diplomatik zaferler gibi bilinenlerin yanında, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kuruluşu gibi nispeten az bilinenleri de vardır. Fakat bir de hiç bilinmeyenleri vardır. Bu, Demokrat Parti’nin Kıbrıs’ta bilinçli nesiller yetiştirmek için özellikle eğitim alanında götürdüğü hizmetlerdir.
Kıbrıs Türklerinin vermiş oldukları eğitim mücadelesinin tarihi bir buçuk asra yaklaşmaktadır. Ada’nın İngiliz egemenliğine geçmesiyle birlikte Kıbrıs’ta kalan Türkler, Türklüklerini koruyabilmek için dinlerine, dillerine ve okullarına sarıldılar. Böylelikle aralarındaki birlik ve beraberliği de koruyabilmişlerdir. Bu nedenle başlangıçta İngilizlerin yakıştırdığı “Müslüman Cemaat” nitelemesine fazla aldırmadılar. Ancak daha sonraları bu kimlikte anılmak yerine “Türk” olarak adlandırılmak için büyük savaş verdiler.
Kıbrıs Milli Mücadele tarihinde öğretmenlerin çok ayrı bir yeri vardır. Bu konuda çok önemli bir araştırma yapan ve kitabına “Batmayan Eğitim Güneşlerimiz” adını koyan Ali Nesim şöyle diyor: “…Kıbrıs Türkü’nün varolma savaşımı, önce eğitim alanında başlamıştır. Öğretmenlerimizin her biri batmayan bir güneş olarak toplumumuzu sürekli aydınlatmış, okullarımızın her biri bir kale olarak direnmiş… hep direnmiştir…”
İşte bu eğitim mücadelesinin de en büyük mimarı Demokrat Parti olmuştur.
Demokrat Parti 1950 yılında iktidara geldikten sonra, Kıbrıslı Türkleri temsilen Doç. Dr. Derviş MANİZADE ve Avukat Nevzat KARAGİL, hükümet yetkililerini ziyaret etmişlerdir. Bu görüşmeler çok olumlu sonuçlar vermiştir:
1-Kıbrıs’taki Türk okullarında, başta lise olmak üzere, her düzeyde eğitim kadrosunun Türkiye’deki öğretmenlerle takviyesi.
2-Türkiye’ye bağlı ve parasal giderleri Türkiye tarafından karşılanacak okullar ve lisenin açılması.
3-Mümkün olduğunca fazla Kıbrıslı Türk gencine Türkiye’de öğretim imkanı tanınması.
Bu kararlaştırılan üç husus da fazlasıyla yerine getirilmiştir.
Hikmet İLAYDIN’ın Eğitim Müşaviri olarak Kıbrıs’a gönderilmesi sağlandı.
Orhan DENGİZ, Ahmet SEVİNÇ, Hasan ACAR, Vahide Baha PARS, Prof. Dr. Faik Reşit UNAT Başkanlığında beş kişilik profesörler heyeti ile Prof. Dr. Hasan EREN, Aziz BERKER (Kütüphaneler), İsmet PARMAKSIZOĞLU (Kütüphaneler), Mehmet ÖNER (Müzeler), Fuat BAYMUR (Türk Dili Uzmanı), Hüsamettin ERTAN (Türk Dili), Fevzi SELEN gibi isimler Kıbrıs’a gidiyorlardı.
Bu arada liselerin yanında kolejler, ticaret liseleri, yapı ve meslek enstitüleri, gündüz ve akşam kız sanat okulları açılıyordu.
Çok önemli bir hizmet olarak da Kıbrıslı lise mezunlarına Türkiye üniversitelerinde tahsil imkânı sağlanıyordu. 1959 yılında 160 kişiye yüksekokul kontenjanı sağlanmıştı. Bunların dağılımı; Gazi Eğitim Enstitüsü’nde 40, Üniversitelerde 70, Harp Okulu’nda 30, Kız Teknik’te10, Konservatuarda10 kişi şeklindeydi.
Bu kontenjanlar daha sonra daha da artırılacaktır. Ada’da çok yüksek oranda idareci Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden mezun olmuştur.
Denktaş’tan sonra 2. Cumhurbaşkanı; Dr. Derviş EROĞLU İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Mehmet Ali TALAT ODTÜ, Mustafa AKINCI ODTÜ mezunudur.
Öğretmenler Türk Mukavemet Teşkilatı’nda da çok yoğun bir şekilde görev yapmışlardır.
Okullar arttıkça, Türkiye’den tayin edilen öğretmen sayısı da giderek artmıştır. 19659-1960 ders yılında Kıbrıs’ta muhtelif Türk okullarına 83 yeni öğretmenin tayini yapılmıştır.
Bunların içinde Celal Bayar Lisesi’ne tayin edilenlerin arasında Arif Nihat ASYA ve eşi Servet ASYA da vardır.
*
Ey mavi göklerin kızıl ve beyaz süsü
Kız kardeşimin gelinliği
Şehidimin son örtüsü
Işıl ışıl
Dalga dalga bayrağım
Senin destanını okudum
Senin destanını yazacağım…
*
Böylece VATAN Şairi Namık Kemal’den sonra Bayrak Şairi Arif Nihat Asya da Kıbrıs’tadır. (Bu arada bir vefa borcunu yerine getirmek için burada bir parantez açacağım. Demokrat Parti ve devamı Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi ve ANAP kadroları içerisinde pek çok edebiyatçımız, şairimiz vardır. Bunların 2 tanesi çok önemlidir ve temayüz eder. Birisi sözünü ettiğimiz Arif Nihat Asya’dır. Diğeri ise Hecenin 5 büyük şairinden Faruk Nafiz Çamlıbel’dir. 1898 yılında doğan Çamlıbel, Milli Mücadelenin en heyecanlı ve ateşli günlerini yaşadı. Ve bunları mısralarında ve satırlarında yaşattı. 1946 seçimlerinde Demokrat Parti İstanbul listesinden Milletvekili seçildi. Aralıksız olarak 14 yıl Demokrat Parti milletvekilliği yaptı. Parlamento hayatı 1960 İhtilali ile noktalandı. Yassıada’da 1,5 yıl tutuklu kaldı. Tutukluluk döneminde yazdığı dörtlükleri “Han Duvarları”na nazire olarak “Zindan Duvarları” adıyla 1967 yılında bastırdı.
*
Bilmiyor gülmeyi sakinlerinin binde biri
Bir vatan derdi birikmiş bir avuçluk karada
Kuşu hicran getirir, dalgası hüsran götürür
Mavi bir gözde elem katrasıdır Yassıada…)
*
Arif Nihat Saya, Ankara Gazi Lisesi Edebiyat öğretmeniyken, ararlında eşi ServetAsya’nın da bulunduğu 30 öğretmenle birlikte Kıbrıs’a, Lefkoşa Celal Bayar Lisesi (Sonradan Lefkoşa Erkek Lisesi) gönderilmişti. 24 Kasım 1959’da göreve başladı.
Arif Nihat Asya, Kıbrıs’ta iki yılını bile tamamlayamadı. 27 Mayıs 1960 İhtilali O’nu Kıbrıs’ta buldu.
Demokrat Parti Seyhan (Adana) 9.Dönem (1950-1954) Milletvekili olması, hakkında FERMAN çıkartılması için yeterli bir sebepti. (Arif Nihat Asya ilk kez 1946 yılında milletvekilliğine aday oldu. Siyasi hayatı trajikomik hatıralarla doludur.)
31 Ağustos 1961’de görevine son verilen Asya, vapurla Ada’dan ayrılır.
Arif Nihat Asya Kıbrıs’ı çok sevmişti, Kıbrıslılar da hocayı çok sevmişlerdi.
Arif Nihat Asya’yı 5 Ocak 1975 tarihinde, 71 yaşında kaybettik. “Arif Nihat Asya Kıbrıs’ta” kitabım için yaptığım söyleşilerde kızı Fırat Asya iki anısı üzerinde durmuştu:
“…Ben Türk Ordusu’nun Ada’ya gelişini çok iyi hatırlıyorum. (16 Ağustos 1960) o manzarayı anlatmak mümkün değildir. Bir kere herkes ağlıyordu. Belki de yüz yaşındaki insanlar gözyaşları sel gibi akarak, hüngür hüngür ağlıyorlardı… Kadın, erkek, çoluk çocuk, genç, ihtiyar kendilerini caddelere atmışlardır. Yaşlı nineler Türk askerinin postallarını öpüyorlardı. Mehmetçikler, bu kargaşa, cümbüş içerisinde, insanları ezmemek için gayret gösteriyordu. Uygun adım rap rap yürürlerken teyzelerin, ninelerin üzerinden adeta cambaz gibi atlıyorlardı. Dediğim gibi; istisnasız herkes ağlıyordu. Ama özellikle yaşlılar. Duydukları sevinci anlatmak çok zor… Biz de oradaydık ve hayatımızın en mutlu anlarını yaşıyorduk. Babamın mendili gözlerini silmekten sırılsıklam olmuştu…
Babamı böyle, hatta bundan daha fazla ağlarken, bir kez daha gördüm. Aradan çok fazla zaman geçmedi. Menderes’in asıldığını radyodan öğrendikten sonra hüngür hüngür ağladı. Ben babamı hiç böyle ağlarken görmemiştim…”
İşte Arif Nihat Asya bu şiirini böyle hüngür hüngür ağlarken yazdı:
            *
TANIMAMAK
Türküm müjdeydi ülkeye
Gezdim söyleye söyleye
Bir gün söylemedim diye
Türküm beni tanımadı!

…Hayal değil, hakikattim
Dağ yardım kayalar attım
Elinde küskü, Ferhat’tım
Küsküm beni tanımadı!

…Bendim su eden suyunu
Bendim ay eden ayını
Bendim köy eden köyünü
Köylüm beni tanımadı!

Hırpalanmak ne kelime
Didik didik, lime lime
Götürülürken ölüme
Ölüm beni tanımadı!

            Allah hepsine gani, gani rahmet eylesin....
(*) Doç Dr Mehmet ÖZDEMİR, Demokratlar Kulübü Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Muhasip; Demokrat Parti (DP) Genel İdare Kurulu Üyesi. Bu metin, 07 Ocak 2016 Perşembe günü, Ankara Sürmeli Otel'de yapılan "DP'NİN 70. KURULUŞ YIL DÖNÜMÜ" konulu Panel’de yapılan konuşma / sunuş metnidir.