25 Haziran 2015 Perşembe

16 HAZİRAN 1950 - 16 HAZİRAN 2015;, "65. TÜRKİYE EZAN GÜNÜ"

MENDERES ADI EZANLARLA YAŞAYACAK
16 HAZİRAN 1950
16 HAZİRAN 2015
65. TÜRKİYE 
EZAN GÜNÜ
Ezan-ı Muhammedi'nin özgürlüğe kavuşmasının 65. yıl dönümünde bir basın açıklaması yapan Adnan Menderes Demokrasi Platformu Başkanı Ahmet Şerif Bayındır; “Ülkemizin normal gelişim seyrinin bile engellendiği tek parti döneminde temel hak ve özgürlüklerin en önemlilerinden olan din ve vicdan özgürlüğü de maalesef yoktu. Devlet, inancını yaşamak isteyen halkla karşı karşıya getirilmişti” dedi.
“İslami şeairden olan Ezan-ı Muhammedi 1932'de bir oldubittiyle 18 sene yasaklanmıştı” diyen Bayındır "Tangır Tungur'lu Tek Parti Ezan'ı" da işte o dehşetli günlerin adeta bir sembolüdür” şeklinde devam etti.
Bayındır, “Milletin öz değerleriyle alay edildiği, sadece ezanın değil Kur'an'ın da yasaklandığı, camilerin ahır, saman deposu yapıldığı bu dönemde Milli Mücadelenin kahraman ve muzaffer Milletiyle Devletinin arasına nifak sokulduğunu” belirtti.
AHMET ŞERİF BAYINDIR
ADNAN MENDERES DEMOKRASİ PLÂTFORMU BAŞKANI
Bayındır “Milli Marşımızda merhum Akif'in  ‘Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli’ derken elbette Ezan'ın, imanın esasını dünyaya günde 5 defa ilan etmek olduğunu, i'la-yı Kelimetullah olduğunu, dinimizin farzları kadar önemli şeari olduğunu, İslam'ın sözlü bir manifestosu olup muazzam mesajlar taşıdığını, sadece vakit bildiren bir çağrı olmayıp kainatın en önemli hakikatını ilan ettiğinin bilincindeydi” dedi.
Adnan Menderes Demokrasi Platformu Başkanı Bayındır, "Laikliği din aleyhtarlığı veya din düşmanlığı şeklinde anlamak bizim iktidarımızın vicdan hürriyeti anlayışına asla uymaz." diyen Merhum Menderes'in 16 Haziran 1950'de Ramazan arefesine rastlayan o nurani günde ülkemizin semalarını ebediyen "Allahu Ekber" nidalarıyla buluşturduğunu belirtti.
Bayındır, “Merhum Menderes'in Yeni Türkiye'nin temeline ilk harcı; ilk icraatı olan ve "Tek icraatım da olsa asla vazgeçmeyeceğim" dediği "Din Diliyle Okunan Ezan’la attığını” ifade etti.
Adnan Menderes'in "En büyük inkılâp demokrasidir. Milletimiz demokrasiyle rüştünü ispat etmiş oldu" dediğini, "İnkılâpların tutmayanlarını tutturmak gibi bir görevimiz yoktur" dediğini;, "Türk Milleti Müslüman’dır, Müslüman kalacaktır ve Müslümanlığın icaplarını da yerine getirecektir" diye konuştuğunu ifade eden Bayındır tüm bunların  Menderes'in iç dünyasının ne kadar mü'min'ce hissiyatla dopdolu olduğunun göstergesi ve aynı zamanda da şehid edilmesinin de gizli sebepleri olduğunu söyledi.
Bayındır, Menderes'in kaleminin 16 Haziran 1950'de kırıldığını, Menderes'in "Ezan-ı Muhammedi Şehidi" olduğunu ifade etti ve Aziz Milletimiz onlarca yıldır Menderes'i hürmetle, şükranla, rahmetle anmaktadır, Menderes'in Milletimizle kurduğu gönül köprüsü ebedidir, Semalarımızda "Allahu Ekber" yankılandıkça Menderes'e rahmet okunup, Fatihalar gönderilecektir, dedi.
Bayındır, yıllarca Millete "Tanrı Uludur"lu metni dinletenlerin ne hikmetse "Felah" kelimesini "Kurtuluş" olarak çevirmediklerinden bahisle Arif Nihat Asya'nın "Biz kısık sesleriz minareleri sen ezansız bırakma Allah'ım, Müslümanlıkla yoğrulan yurdu Müslümansız bırakma Allah'ım" diye yakarışının boşuna olmadığını, devrin zor şartlarının Adnan Menderes'i adeta bir İslam Kahramanı kıldığını ifade etti.
Adnan Menderes Demokrasi Platformu olarak Hükümet'ten 16 Haziran'ın "Ezan Günü" ilan edilmesini beklediklerini söyleyen Bayındır, Merhum Menderes şehid edilmeseydi Cumhurbaşkanı seçilecekti. "O Zeybek" bizim gönüllerimizin Dördüncü Cumhurreisi'dir. 16 Haziran Ezan Günü'nde Şehid Başvekil'imize Allah'tan Rahmetler niyaz ediyoruz, Nur içinde yatsın, Emaneti emin ellerdedir, dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder