19 Mayıs 2014 Pazartesi

Evet, elbette "Çatı'nın adayı HASAN KORKMAZCAN" olmalıdır.

Milliyet yazarı Güneri Civaoğlu Çatı'nın Cumhurbaşkanı adayını Hasan Korkmazcan olarak açıkladı.

X FILES16 Mayıs 2014 Cuma - 19:42
YAZI BOYUTU: A A A

12 Mart Askerİ Muhtırası TRT 13.00 haberlerinde okunmuş. "Yüzde 50’nin üzerinde oyla iktidara gelen AP iktidarı bu muhtırayla noktalanıyor. Başbakan Süleyman Demirel ve arkadaşları görevlerini kurulacak asker yönetimindeki yeni hükümete bırakacak." Milliyet Gaztesinin duayen yazarı Güneri Civaoğlu, Cumhurbaşkanı adayı olarak AKP dışında ki tüm partilerin ortak adayının HASAN KORKMAZCAN olabileceğini açıkladı.

Çatı aday adayı 
Hasan Korkmazcan
12 Mart Asker Muhtı-rası TRT 13.00 haberlerinde okunmuş.
Yüzde 50’nin üzerinde oyla iktidara gelen AP iktidarı bu muhtırayla noktalanıyor.
Başbakan Süleyman Demirel ve arkadaşları görevlerini kurulacak asker yönetimindeki yeni hükümete bırakacak.
Nihat Erim hükümetine...
O gün Millet Meclisi’nde muhtıra tam okunacak ki...
Sessizlik içinde bir ses yankılanıyor:
“Meclis kürsüsünde o muhtıra okunamaz...”
Mırıltılar...
450 milletvekili içinde tek itiraz...
Tek tepki...
Tek protesto.
Ses Hasan Korkmazcan’ın.
AP’den kopanların kurduğu Demokratik Parti Denizli milletvekilidir.
Mırıltılar uğultusunda bir kez daha tepkisini tekrarlar.
Fakat...
Zamanın ruhunda “emir, demiri keser...”
Demokrasiyi de.
Muhtıra kürsüden okunur.
Hasan Korkmazcan siyaset tarihimize bu dik duruşuyla şerefli bir sayfadır.
YA DİĞER MİLLETVEKİLLERİ?
Hep merak etmişimdir.
“Salonda bulunan 450 milletvekili birden ayaklansaydı.
O muhtıra Millet Meclisi kürsüsünden okunamaz.
Salonu terk ediyoruz.
Muhtıranın hükmü yoktur diye olayı protesto etselerdi.
Ne olurdu?”
..............................
12 Eylül darbesinden sonra 7’nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e sormuştum:
“Sizin yönetime el koyduğunuz gün dönemin Başbakanı Süleyman Demirel sizi ve bildiride imzası olan diğer komutanları emekliye ayıran bir kararnameyi imzalayarak, bakanlara da imzalatarak Cumhurbaşkanı vekili İhsan Sabri Çağlayangil’e gönderseydi...
AP Senatörü olan Çağlayangil çok büyük olasılıkla kararnameyi tereddütsüz imzalardı.
Hukuken emekliye ayrılmış olurdunuz.
Böyle bir durumda ne yapardınız?”
Hiç düşünmeden cevabını vermişti.
“Ok yaydan çıkmıştı artık.
Geriye dönüş yapmazdık.”
2014 ÇANKAYA ÇATI ADAYI
Siyaseti iyi bilen, güvendiğim dostlarla konuştum.
MHP’nin önerdiği ve CHP’nin de “varız” dediği ortak/çatı “Cumhurbaşkanı” adayı olarak Hasan Korkmazcan’ın adını telaffuz ettiler.
Hem CHP’nin, hem MHP’nin “çatıda ve tabanda” örtüşebilecekleri isimlerden biri.
Siyasette ağırlığı olan, demokrasiye cesaretle sahip çıkmış, hukuk kökenli, Meclis başkan vekilliği yapmış Hasan Korkmazcan adını bir kenara yazın.
Yıllar içinde ismi unutulmuş olabilir. Ama...
İki partinin arkasında olursa şu iletişim çağında kısa sürede güncellenir.
Belki...
“Yaş” durumu irdelenebilirse de Cumhurbaşkanlığı için 73 yaş sorun değil.
Demirel Cumhurbaşkanı seçildiğinde kaç yaşındaydı?
İnönü son Başbakanlığı yıllarında daha genç miydi?
Bülent Ecevit de öyle.
De Gaulle, siyaseten çökmüş, kaos içindeki Fransa için emekliliğini yaşadığı köyünden göreve çağırılmıştı.
O sırada 74 yaşındaydı.
5’inci Cumhuriyet Anayasası’nı bilim adamlarıyla birlikte yazmış, Fransa’da “seçimde istikrar, temsilde adalet” ilkesine uygun çift turlu seçimlerle yarı başkanlık sistemini hayata geçirmişti.
Kendisi de yıllarca başkanlık yapmıştı.
Bugün hâlâ Fransa onun dizaynıyla yönetilmekte.
.............................
Soma’daki kömür madeni faciası büyük üzüntüdür. Emek şehitlerimize rahmet, yakınlarına başsağlığı hastaneye kaldırılmış olan yaralı işçilerimize şifa ve şu satırlar yazılırken hâlâ madende mahsur durumdaki kardeşlerimiz için de en kısa zamanda sağ salim kurtuluş diliyorum...(PHA)

9 Mayıs 2014 Cuma

Merkez Sağ'ın tecrübeli aktörleri sahaya iniyor.. Hüseyin Hakkı Kahveci

Merkez’de tecrübeli aktörler sahaya iniyor (1)2
Hüseyin Hakkı KAHVECİ, 07 Mayıs 2014 Çarşamba
Maalesef, Merkez Sağ’ın marka isimleri bugün farklı mekânlarda kalabalıkları coştururken ya da sessiz kalırken atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Bugünden itibaren Ankara ve Türkiye’nin her tarafında çok önemli olgunlaşmış bir süreci yazama gereği duydum.
2013 Haziran ayından itibaren bazı eski milletvekilleri, kaldı ki bunlar Çaplı, Korkmayan ,Candan adamlar. Bundan önceki yıllarda siyasette genel başkanlık dahi yapmış isimlerde Haziran’dan itibaren bir hareketlenme başlamıştı.
Yani ismini telaffuz etmediğim isimler Teyyare isimler değil.
Siyasette marka olmuş isimler. Kaldı ki bu isimlerden bazıları DP Genel Başkanı Gültekin Uysal’ı kongreden önce davet ettiler. Hatta Çetin Açıkgöz’le bizzat görüştüler. Yani DYP genel başkanıyla. Uyardılar. Hatta ve hatta seçimin sonucunun Sıfır olacağını söylediler.
Genç ve yakışıklı olmak siyasette pirim yapmıyor. Siyasette birikim ve hareket pirim yapıyor.
Gelinen noktada isimlerin oluşturduğu çok güçlü halka, AKP’nin sahaya saldığı isimlerin “Yeni parti kuruyoruz” muhabbeti ile Merkez oluşumu pasifize etme girişimi başarıya ulaşamadı.
Çünkü bahsi geçen yirmi beş kişilik ana kadronun tamamı bizatihi açıklamaları gündem olan siyasi forvet diyebileceğimiz isimlerden oluşuyor.
Bu isimlerin içerisinde Sol cenahtan, Merkez Sağ kanattan, Muhafazakâr yapıdan, Merkez ve Liberal yapıdan çok önemli isimler yer alıyor.
Mesela açık ve net söyleyeyim. Muhalefete 30 Mart Seçim avansı veren hareketin ana kadrosu, eğer seçimlere girmiş olsaydı, Antalya, Mersin, Adana, Yalova gibi AKP, CHP ve MHP’nin aldığı illeri öyle az farkla değil, büyük bir farkla alırdı. Başka bir şey daha söyleyeyim. Ana kadro en aşağı büyüklü, küçüklü yüze yakın ilçenin belediye başkanlığını kazanırdı.
Ama şunu dediler.”30 Mart Seçimleri Milat Olacak. Muhalefete bu şansı veriyoruz. Sonra kimse kalkıp demesin… Ayağımıza çelme taktılar.”diyerek destek verdiler. Bu konuda Yalova ve Adana örneğini yüzde yüz hareketin bu illerde muhalefete verdiği destekle seçimin sonucunun bu şekilde çıktığını teyit edebilirim.
Hareketin beyin takımında yer alan isimleri AKP adına pasifize edilmek için başlarına da Prof unvanı olan ve on iki yıldır AKP saflarında yer alan isimler tarafından pasifize operasyonu yapılmaya çalışıldı. Fakat AKP’ye yakın isimlerin hesap etmediği tek şey “Siyasete Dönmesi Muhtemel İsimlerin zekâ yönünden karşı taraftan daha zeki olmalarıydı. Biliyorlardı ki oyalanarak pasifize edilecek ve AKP’nin önünde oluşabilecek engeli kaldırma amacı güdenler vaatte bulunu-yordu.” Efendim merkez oluşum falan, filan muhabbetini yemediler.
Şimdi Demokrat Parti veya Doğru Yol Partisi veya diğerleri bu çatıya çağrıldıkları halde maalesef gerek görmediler. Binde Sıfır oy oranlarıyla seçimden çıktılar. Hala başarılı olduklarını söylü-yorlarsa bu züldür.
Ve DP ‘li Muhtar Mahramlı’nın ,Demokrat Zafer’de ;Yekta Yaktı’ya verdiği röportajı okudum.Mahramlı bir çok şeyi doğru söylemiş.Fakat Uysal’ın 2011 Haziran seçimlerinde DP’den neden milletvekili adayı olmadığını söylememiş.Ya da kendisinin,ya da bugünkü DP ‘ye binde sıfır çektiren kadrosunda yer alanların…
Muhtar bey umarım bunlara da cevap verir. Fakat inanmak ne kadar önemliyse başarmak o kadar önemlidir. Başına koyacak olduğun adamın yani Lider olacak kişinin yaptığı açıklamalara bakarsa Mahramlı bey, görecek ki Nevval Sevindi’nin söylediği gibi Gargara yapılıyor.
Merkez’de çatının adresi mevcutlar değil. Yeni bir adres (2)
Hüseyin Hakkı KAHVECİ, 08 Mayıs 2014 Perşembe
Binde sıfırlık oylarıyla çatı biziz diyerek gezenlere gülüyorum. Çatı sizseniz o zaman neden binde sıfırsınız? Cevap veremezler. Merkezi çökerten isimler sözde merkezde toplanma çağrısı yapıyor. Onlar bu çağrıyı yaptıkça Merkez’İ işgal etmiş olan AKP iktidar olmaya devam eder.
DYP ve ANAP’ın geçmişteki en büyük hatası milletvekili olarak parlamentoya soktuğu isimlerdir.
Şöyle bakalım; Cemil Çiçek TBMM Başkanı olarak siyasi hayata Anavatan Partisinde başladı. Aynı şekilde Abdülkadir Aksu, Vecdi Gönül gibi isimler bugün nerede? AKP’deler ve AKP’nin kurucuları arasında yer aldılar. Peki, bu isimlerin geçmişinde siyaset yaptıkları yerden farklı olarak AKP’de ne vardı ? Bana göre artı hiçbir şey yok. Fakat kendilerini 1980’lerde Merkez Sağ, Milliyetçi veya derin devlet diye konumlandırarak bugün hala o sıralarda oturuyorlar.
Adlarını duymaktan, yüzlerini görmekten bezdik. Fakat onlar hala oralarda siyaset erbabı olarak oturmaktan bıkmadılar.
Sahi bugün DYP ‘de milletvekilliği ve bakanlık yapmış ona Köksal Toptan, Hasan Sağlam gibi isimler veya Meral Akşener, Celal Adan, Sümer Oral, Bahattin Şeker gibi isimlere Merkez Sağ neyi vermedi? Hepsini bakan yaptı. Bir laf vardır. “Sizleri Adam eyledi” diye, bugün neredeler?
Menfaatleri neredeyse oradalar. Boş insanların hala siyaset sahnesini boşa işgal ettiği yerdeyiz.
Ayıbın daniskası burada başlıyor. İnsana sorarlar? Hani sen merkez sağdın? O da cevap verir. Biz gömlek değiştirdik.
Dün yazımda belirtmiştim. Merkez sağ, ortanın solu veya sol,sağ kavramları artık bitmiştir. Tek bir kavram kamıştır. O da Milli Veya Gayri Milli.
Bu kavramın oturacak olduğu yer Merkez’dir.
Bugünlerde Türkiye genelinde devam eden hummalı çalışma kısa bir süre sonra bir deklaras-yonla Türkiye’ye açıklanacak.Her kim gayri milli cephede yer almışsa ben gömlek değiştirdim diyerek Milli cepheye dönemeyecek. Tabi yapılan ihanetlerin hesabı kişinin kendisinden sorulmasa bile çocuğundan, torunundan bir gün elbet sorulur. Hayat böyle rövanş veriyor.
Yolsuzluk ve rüşvetin artık Günah Ve Suç olmadığı bir Türkiye’de yaşıyoruz. Rüşvet ve yolsuz-luğun adı kimine göre havuz oldu. Kimine göre ise himmet. Bu toplum 2002 ‘ye kadar uygarlaşmaya çalışırken şimdilerde kabile kanunlarının geçerli olduğu örneğini Yemen, Somali,Sudan’da göreceğiniz şekilde yönetilmeye çalışılıyor.
Hukuk adı altında kurumsallaştırılan onlarca yılın birikimi çöpe gitmiş. Hukuk artık kendi kendisini yargılama noktasına gelmişken, Türkiye için zaruret Muhalefetin yapamadığını yapacak Yeni Bir Muhalefetin bugün için oluşmasıydı. Şimdi bu oluyor. Kimse kalkıp şunu demesin. Efendim MHP barajı geçemezse, iyide geçtide ne oldu? Kürsülerden konuşmak millete çözüm olmuyor. MHP bu haliyle bu kadar yaşanana rağmen Sağ seçmen dediğimiz kitleye kendisini kabul ettiremiyor.
Ya CHP, bunca muhalefete ve argümana rağmen sonuç CHP içinde maalesef. Seçimden önce ekranlarda sandık başında yüz binleri diktiğini söyleyen MHP ve CHP sandık başına kimi diktiğini fark edememiş.
Benim oyumu koruyamayan, bu mücadeleyi veremeyen muhalefeti ne yapayım. 2015 Genel seçimlerine kadar Muhalefet boşluğunu dolduracak, 2015 genel seçimlerinde iktidara alternatif olacak Merkez ‘in açıklanmasına çok az kaldı. Maalesef muhalefete ve iktidara bugünden sonra Yeni muhalefet çok fazla pirim vermez. Benden söylemesi. Muhalefete verilen on iki yıllık avansın sonucu bu. Kaldı ki siyasetin büyüklerinin rahatsızlığı her ne kadar AKP’dense bile en büyük rahatsızlıkları muhalefetin başarısız olmasında.
Ülkeme hayırlı olsun. (ANAYURT: 07/08 MAYIS 2014) 

3 Mayıs 2014 Cumartesi

MERKEZ SAĞDA HAREKETLENME... Mehmet Necati Güngör

MERKEZ SAĞDA HAREKETLENME...
“Merkez Sağ'ı ihya” hareketi başladı.
İlk toplantı, ANAP eski Afyon Milletvekili Gaffar Yakın'ın girişimiyle başladı.
Gaffar bey, ülke meseleleriyle yakından ilgili bir siyasetçi.
Ülkenin gidişatı ve geleceği adına kafa patlatan bir vatansever.
Gidişattan O da kaygılı.
Bu kısır döngünün ancak “Merkez sağ” diye bilinen siyasi geleneğin ihya edilmesiyle mümkün olacağını düşünüyor. “Tek başıma da kalsam, bu arayışı sürdüreceğim” dedi.
Ki, siyasi denklem de bunu gösteriyor.
AKP'nin içinde en az yüzde 30 oranında merkez sağ oy var.
DYP'den, ANAP'dan ve benzeri siyasi görüşlerden oy kümeleri.
Rahmetli Bölükbaşı'nın “zelzele çadırı” diye nitelediği, kendileri için geçici buldukları bu yerde “daimi iskân” için inşa edilecek konutlarını bekliyorlar.
Bitince hemen taşınacakları aşikâr.
Zira, bulundukları yerde adam yerine konulmadıklarını, sadece oy için dolgu malzemesi gibi kullanıldıklarını hissediyorlar.
Mutlu değiller.
Onun içindir ki bu yeri sahiplenmiyorlar.
“Evim de evim!” diyorlar.
Ama önlerine düşüp, “hadi taşınalım!” diyen yok.
İşte Gaffar Yakın, bu yolu açmak için yollara düşmüş.
İlk toplantı, geçtiğimiz Cuma günü Anadolu Kulübü'nde eski DYP'lilerle yapıldı.
Sonraki toplantı ANAP'lılarla olacak.
DYP'nin ağır topları oradaydı.
Toplantıya eski Milli Eğitim Bakanlarından Ali Naili Erdem başkanlık etti.
Esat Kıratlıoğlu'ndan tutun, Nevzat Ercan'a varıncaya kadar 50'ye yakın eski parlamenter ve bürokrat.
Söz alanlar, “gidişatın iyi olmadığı, ülkenin felâkete sürüklendiği” görüşünde ittifak halinde.
Merkez çatı olarak DP'yi düşünüyorlar.
DP sevdalılarından olan yazar Mustafa Nevruz Sınacı güncellenmiş program ve tüzük, tazelenmiş bir yönetimle DP çatısı altında yola devam edilmesini savundu.
Bu görüşe itiraz eden çıkmıyor.
Başka alternatifler de düşünebilir elbette.
Ana konu; “Merkez Sağ”ın yeniden yapılanması ve siyasette yeniden var edilmesi.
Merkez Sağın olmadığı bir siyaset noksanlıkla malül.
Herkes bunun bilincinde.
Günün en önemli konuşması ve vurgusu Ali Naili Erdem'den.
Herkesi dinledi, sonra her şeyi toparlayan etkili bir konuşma yaptı.
Ellerin, taşın altına konulma zamanıydı.
Dostoyevski'nin sözünü hatırlattı:
“Suallerime cevap arıyorum. Suallerine cevap bulamayanlar ızdıraplar içindedir” dedi.
“Hatip, elfaz-ı galizelere sığınmayan adamdır” dedi.
Adnan Menderes sığınmadı, Demirel sığınmadı, Özal sığınmadı vurgularını yaptı.
Böylece, sığınanın kim olduğunu anlatmış oldu.
“Düşünüyorsam vurun!” dan, “Düşünüyorsam varım!” noktasına gelmek zorunda olduğumuzu hatırlattı Erdem.
AP Grup Başkanı iken, 1963'lü yıllarda İnönü'ye sormuş:
“Sizce 1 numaralı mesele nedir Paşam?” demiş.
O da “Kişiliktir, şahsiyettir” demiş.
Siyasette kişiliğin önemine değindi.
Siyasetin, “kişilik” arayışında olduğunu hissettirdi.
Merkez sağ, kişilikli bir siyaset için, kişilikli bir lider arıyor.
Bakalım, ortaya çıkacak mı?