25 Mart 2014 Salı

AKP'YE REDDİYE VE GÜNCEL DEMOKRAT PARTİ'YE UYARI!...

AKP’YE REDDİYE 
(ve güncel DP’ye uyarı)
Mustafa Nevruz SINACI
Vakti zamanında, merhum Menderes’i ‘maindros’ (Grekçe) hitabıyla anan, Demokrat Parti’den istihza ile bahseden; Atatürk ve Türk İnkılâbı, bir şekilde söz konusu olduğunda ise, “bırakın şu Selânikli Kemal”i diyerek insanları azarlayan, sözde İslâmcı, hakikatte din tüccarı zihniyet.; Başta Çoban Sülü ile bilhassa Karaoğlan B. Ecevit’in hesaplı himmetleri sayesinde, N. Erbakan’ın milli nizam, milli selâmet, refah, fazilet, saadet çizgisinin ilk zuhur ettiği 1970 yılında, halk arasında hayret uyandıran büyük çelişkiler, nifak ve aykırılıklarla vücut buldu.
Hâlâ, Milli Nizam ve Milli Selâmet Partilerinin ad’ında kullanılan; Refah’la birlikte terk edilen ‘milli’ söyleminin, hangi amaç ve anlamda ikame edildiği muğlâktır. Ancak ‘AK Evler’ lügatinde “ne kadar millet o kadar devlet” anlamında derc edildiği görülmektedir. Şu kadar ki, MNP’nin tarihi süreç ve geleneksel silsilesinde milli nizam/milli selâmet/milli görüş ve adil düzen gibi söz, spot, slogan ve söylemlerin;. “Türk ve Türkiye milliyetçiliği, Adalet ahlâkı ve evrensel hukuk” gibi orijinal tanım, objektif ve norm kavramları çağrıştırdığı halde, kesinlikle / asla kapsamadığı 40 yıl içinde sarahaten anlaşılmıştır...
BİR SİLSİLE-İ MERATİPTİR Kİ!..
Bu silsile-i meratipte, Asr-ı Saadet (dört Halife) döneminin arı-duru, orijinal İslâm, sırat-ı müstakim ve ehlisünnet vel’cemaat anlayışının da emaresi olmayıp; Müslümanları bir birlerine düşürmek ve bölmekle görevli Yahudi âlim Abdullah Bin Sebe ile İslâma fitne, fesat, ihtiras ve tefrikalar sokan Muaviye mektebine mensup gibi müşahede edilir.; Dolayısıyla da, tıpkı işgal, nefret ve fetret (İstiklâl Harbi) dönemlerinde görüldüğü gibi, Kraliçe’nin “Şarki İslâm Akademileri”nden mezun ve memur din tüccarı Ebu Cehil’den neş’et dönme, devşirme, mason ve misyoner “din alimi” kisveli şarlatan kriptolardan fetva aldıkları iddia edilir ve halk içinde yoğunlukla söylenir!.. Zaten uygulamalar da bu iddiaları doğrular mahiyettedir!..
FETVALAR İLE ALDATMAK
Bu şeytani fetvalara göre: Genellikle kul hakkını gasp, kamu kaynaklarını tasallut, hak ihlâlleri, rüşvet-iltimas, yalan-talan, ayırma-kayırma, yolsuzluk-suiistimal ve illa zina serbest; Kamu ihalesi verilen bir müteahhitlerden (cebri) bağış almak helâldir. 14 Ekim 1969 tarihinde Konya’dan bağımsız milletvekili olarak Meclise girmeyi başaran Prof. Necmettin Erbakan’ın siyaset çizgisi ve/veya Anadolu deyimiyle saadet zincirinde bunlar daima varittir. Geleneğin yol büyükleri: Necip Fazıl Kısakürek, M. Zahit Kotku, Bayburtlu Paşa Dede, AP’den istifa eden Hüsamettin Akmumcu ve Hüseyin Abbas ile Hasan Aksay olarak gösterip; Neş’et/Esin kaynaklarının da Eşref Edip ve Milli Şair Mehmet Akif Ersoy (?) olduğunu iddia ederler!..
1971’de Milli nizam partisinin kapatılmasıyla, 1972 yılında Milli Selâmet’e iblâğ olan ‘milli nizam/milli görüş ve milli selâmet’ misyonu’nun ilk icraatı 14 Ekim 1973 seçimlerinde elde ettikleri 3 parlamenter ile önce Karaoğlan Ecevit, sonra Demirel’le koalisyonlara katılıp; Ecevit’le 1974 affını çıkartarak, akabinde 1. ve 2. Milli Cephe hükümetleriyle Türkiye’nin en büyük felâketi, bölünme, çözülme ve antidemokratik açılım sürecini tetiklemek olmuştur!..
ASLA DEMOKRAT, SAĞCI VEYA MİLLİYETÇİ OLMADILAR!..
Sonra vukuatlar peş peşe sürer gelir. “27 Mayıs karşı devrim süreci” Demirel, Ecevit, Erbakan, Türkeş, Özal, Çiller, Yılmaz, “hep birbirlerinin paralelinde, tamamlayıcı-bütünleyici unsurlar, ittifak ve iştirakler olarak” 2002’ye kadar gelir. Son halka, kendi partisini (rol icabı) bölerek kapattırmak suretiyle; Sözde yeni ad, libas ve gömlekle politikada bekraunda soyunan AKP’dir. Teşekkülün adı sadece açılım cihetiyle “adalet ve kalkınma partisi” olup; Şimdiye kadar adının anlamıyla ilgisi (örtüştüğü, müsemma olduğu) maalesef görülememiştir!
On iki yıla yönelen iktidarına (!) rağmen asla adı ile müsemma olmayı başaramayan bu partinin başkanı, özellikle son günlerde ve seçim konuşmalarında sıkça Menderes’i andığı halde; Gerçekte, MNP-AKP çizgisinin 1970’de başlayıp, 2014’e kadar sürüp gelen tarihinde: Kadim Demokrat Parti davası, 46 Ruh ve misyonu ile örtüştüğü görülmemiştir. Dahası Adnan Menderes’e yapılanları, bugün Devlet’te sabık ortağının kendisine yapmakta olduğunu beyan ve ilan etmesi çok komik, haddini aşan ve zatıyla mülzem olmayan iddialar meyanındadır…
Kaldı ki, bütün ısrar, istek ve yazılı-sözlü taleplere rağmen, henüz 27 Mayıs’ın davası başlamamış; 14 Mayıs Milli Demokrasi Bayramı olarak ilân edilmemiş; Milli birlik, kardeşlik ve beraberlik ruhu “demokrasi ve demokrat partinin istediği yönde” pekiştirilememiş.; Başta Atatürk Cumhuriyeti’nin kadim insan hakları, evrensel hukuk, adalet ahlâkı, gerçek lâiklik ve mutlak eşitlik bağlamında demokratik siyasi hayata intikali sağlanamamıştır.
Şu an için ülkemizde hâlâ, 27 Mayıs ürünü olan adaletsizlik, ayrımcılık, ağalık, cunta, sulta, vesayet ve dikta hüküm sürmektedir. Zenginler ve fakirler arasındaki korkunç uçurum, gelir dağılımındaki utanç verici adaletsizlik, maaş ve ücretler arasındaki iğrenç dengesizlik ve yıllardır Millet Vekili seçilmeyip.; Bol maaş, haksız ayrıcalık, dokunulmazlık ve imtiyazlarla donatılmış “Parti Sahibi Memurları” ile idareye tasallut;
Aradan geçen 90 küsur yıla rağmen, Demokrasi, insan hakları, adalet ve hukukun olmazsa olmaz emri: “Devlet idaresinde Millet İradesinin hâkim ve hükümran kılınamaması” büyük bir ayıp, tarihi vebal, hicap ve utançtır!..       
ŞİDDETLE MEN, TENZİH VE TEKZİP OLUNUR
Hangi cihette bakarsanız bakın, AKP’nin tarihi, kadim Demokrat Parti ve Menderes’le hiçbir ilgi-alâka, misyon bağı, benzerlik ve örtüşmesi yoktur. Son 11 yılın icraatları dikkate alındığında, zaten böyle bir iddiada bulunmak abes, gülünç, suiistimal ve istismar olur. En azından;. Celâl Bayar, Adnan Menderes ve kadim DP, on yıllık iktidarında 100 yıla bedel kalkınma/gelişme, maddi-manevi, ilmi/milli, iktisadi, sanayi ihyanın mimarı olmuş; AKP ise bütün bu yükselen değerleri satmak, devleti acze düşürmek, açılım ve çözüm adıyla çözülme sürecini başlatmış olmakla malûldür.
Sonuçta: AKP’yi, Demokrat Parti, başta Celâl Bayar olmak üzere nezih kadroları ve bilhassa Demokrasi Şehidi Adnan Menderes’e benzemekten men, tenzih, red ve tekzip eder;
DEMOKRAT PARTİ'YE MESAJ; UYARI
Bu vesileyle de: 29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde İl Genel Meclisi bazında 1 538 947 oy alarak; Belediye Başkan ve Belediye Meclisi Üye Seçimi bağlamında aldığı 1 156 630 oy ile 148 Belediye Başkanlığı kazanan GÜNCEL Demokrat Parti’nin mevcut ve mer-i başkan ve yönetimini.; Yukarda sabit 2009 seçim sonuçlarını aşamadıkları ve partinin oy oranını yükseltemedikleri takdirde medeni, insani/siyasi/demokrat gelenek ve gerçek doğrultuda, bütün kurulları, asıl ve yedekleri ile birlikte onurları ile istifaya davet ederim..      
DEMOKRASİ ADALET VE HUKUK İÇİN
“İYİ, ADİL, DÜRÜST VE DEMOKRAT OLAN”
KAZANSIN
Zira “demokrasi, adalet ve hukuk yarışında” iyi olan kazanır.
Kazanamayanlar kötü, kifayetsiz muhteris, bencil ve cahillerdir.
Demokrasi, Demokrat Parti ve Türkiye Cumhuriyeti daima kazanmak, yükselmek ve Büyük Önder Atatürk ile Celâl Bayar, Adnan Menderes ve dava arkadaşlarının her vesileyle tekrarladıkları gibi:, “Türkiye Cumhuriyeti ve Aziz Türk Milleti, muasır medeniyet seviyesini mutlaka aşmak; Birlik, bütünlük içinde mamur, ümran ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ ikliminde özgür, mutlu ve müreffeh bir yaşam düzeyine” çıkartılmak zorundadır…  
GÖREV VE SORUMLULUK:    
İşte Bu Görev: Cumhuriyetçi, Demokrat ve Lâik,
Namuslu-dürüst, şeffaf-saydam, onurlu-sorumlu ve çalışkan;
Gerçek Demokrat Partililere aittir…
(Ankara, 25 Mart 2014) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder